PENTACLE 101: Ferrando ile Ders 1 – Posthüman Ne Demektir?

PENTACLE, temel kavramlara Francesca Ferrando’nun “Hızlandırılmış Posthüman Kursu” adlı video serisi ile devam ediyor. Toplamda altı ders ve üç kavramdan oluşan bu serinin çevirisi Ferrando’nun kişisel izni ile Zeynep Arpaözü, Billur Bektaş ve Bulut Yavuz tarafından üstlenilmiştir.

Bu dersin çevirisi Zeynep Arpaözü’ne, redaksiyonu Şafak Horzum’a, son okuma Başak Ağın’a aittir.


Herkese merhaba, ben Francesca Ferrando.

New York Üniversitesi Liberal Çalışmalar programında felsefe profesörüyüm ve posthüman filozofum, bundan dolayı bugün sizlerle posthüman kavramını paylaşmak çok heyecan verici.

Bu videoda “posthüman ne anlama gelir” sorusuna değineceğim.

Bir kısmınız bu terimi bir makalede veya videoda ya da konferansta duymuş olabilirsiniz ve belki kendinize “peki posthüman ne demektir” diye sormuş olabilirsiniz.

21. yüzyılda bu oldukça yerinde bir soru ve felsefi açıdan birçok farklı yönden değinilebilecek bir soru. Peki neden böyle? Çünkü posthüman bir çatı terimdir.

Posthüman, pek çok farklı düşünce ekolüyle tanımlanabilecek bir çatı terimdir. Hangi düşünce ekollerinden bahsediyoruz? Aslında bir hayli mevcut. Örneğin bir tarafta “Posthümanizm” görmekteyiz. Posthümanizm, posthüman konusunu ele alan ve şu anda gerçekleşen bir felsefi harekettir. Aynı zamanda “Transhümanizm”i de göz önüne alabiliriz. Şöyle ki Posthümanizm ve Transhümanizm hakkında konuşuyorken, her birinin belirli tek bir akım olduklarını düşünmeyin. Bu sebeple, bunlardan çoğul olarak Posthümanizmler ve Transhümanizmler olarak bahsetmeliyim zira her biri kendi içlerinde çok farklı düşünce ekolleriyle ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Mesela, Transhümanizm’in içinde Demokratik Transhümanizm, Özgürlükçü (Liberteryen) Transhümanizm, Ekstropiyanizm, Tekillikle birlikte düşünülen Transhümanizm ve daha pek çoğu bulunmaktadır. Sonuç olarak, şimdiden bu hareketin tek ana akım değil ama birçok akımdan oluştuğunu görebilirsiniz — nitekim bu sebeple Transhümanizmlerden bahsediyorum. Gerçi, bu düşünce ekolleri, bu kısa dizinin ikinci videosunda detaylıca inceleyeceğimiz üzere, bazı ortak kavramları paylaşmaktadır.

Peki ya Posthümanizmler? Posthümanizm de tekil değil çoğuldur. Posthümanizmler dememiz gerekir. Bu çoğulluk içinde Eleştirel Posthümanizm’i düşünebiliriz. Kültürel Posthümanizm’i düşünebiliriz. Felsefi Posthümanizm’i düşünebiliriz. Benzer diğer akımlara da bu kısa serinin üçüncü kısa dersinde değineceğim. Burada başka akımlar da var — Antihümanizm’i akla getirebiliriz. Aynı şekilde, yalnızca bir tane yoktur, çoğuldur. Marksist Antihümanizm vardır. Antihümanizmin de pek çok farklı çeşidi mevcuttur. Yeni Materyalizmden (Yeni Maddecilik) bahsedebiliriz. Metahümanizmi düşünebiliriz ve daha benzerlerini.

Şimdi, bu kafa karıştırıcı mı? Evet, biraz öyle. Heyecan verici mi? Elbette ki öyle. Şu anda tartışmaları gerçekleşen bir konu üzerine derinlemesine düşünmek çok heyecan verici. Neden bu kadar çok farklı gruptan insan bu konu üzerine düşünüyor? Çünkü posthüman 21. yüzyılda insan kavramını yeniden tanımlıyor. Peki insan kavramı artık neden 21. yüzyılda kim olduğumuzu yansıtmamaktadır?

İnsan kavramından özellikle açık bir kavram olarak bahsedeceğiz. Tüm bu akımlar tek bir ortak noktayı paylaşmaktadır: İnsan kavramının kapalı bir kavram olduğu ve kim olduğumuzu artık yansıtmadığı düşüncesini paylaşırlar. İnsan açık bir kavramdır. Örneğin, evrim kavramı üzerinden ele alabilir ve Darwin’i de tartışmanın içine dahil edebiliriz. Bir başka örnek olarak teknoloji ve siborg kavramları üzerinden açık bir kavram olarak ele alabiliriz. Bu yalnızca basit bir örnek. Kalp pili olan birini düşünün. Hayatta kalmak için bir tür teknolojiye ihtiyacı olan bir insandan bahsediyoruz. Öyleyse bu kişi insan mıdır? Evet, öyledir. Bu kişi bir siborg mudur? Bir bakıma yine evet öyledir çünkü hayatta kalmak için bir takım teknolojiye ihtiyaç duyan biyolojilere sahibiz. “Siborg” terimi, “sibernetik” ve “organizma” olmak üzere iki terimin birleşiminden gelmektedir.

Mesela ekolojiyi ve Antroposen — şu an içinde bulunduğumuz dönem — kavramını ve insanın biyosferden ve ekolojiden kopuk olmadığı fikrini akla getirebiliriz. Ekoloji kelimesi Yunanca’dan gelmektedir: “Loji”, yani bir konu üzerine üretilen söylem anlamındaki “logos” kelimesinden; “eko”, yani ev veya yaşadığımız yer anlamındaki “oikos” kelimesinden. Dolayısıyla, bizler bir yandan ekosferi etkiliyoruz. Antroposen de açıkça gösteriyor ki insanın alışkanlıkları geri kalan her şeyi etkilemektedir. Bizler, bir bütün olarak gezegendeki diğer tüm türler ile ilişki içindeyiz. Öte yandan, bizler de çevre tarafından etkileniyoruz. Tekrar Darwin’i düşünelim. Adaptasyon/uyum/uyarlanma kavramını düşünelim. Dolayısıyla, bizim adaptasyonumuz burada önemli bir kavramdır. Demek ki türümüzün bugün bu halde olması Dünya gezegeniyle alakalı yani Dünya gezegenine uyum sağlamasının bir sonucudur.

O zaman, buradaki pek ilginç, açık uçlu senaryomuza dönecek olursak, posthüman kavramını irdeleyen birbirinden farklı pek çok düşünce ekolü mevcuttur. Şimdi transhümanizme ya da transhümanizmlere geçeceğiz. Bu düşünce ekolü felsefi tartışmaya ne katkıda bulunur? Ondan sonraki videoda da posthümanizm hakkında konuşacağız.

Ben Francesca Ferrando. Bu konular hakkında daha fazla bilgiyi websitem www.theposthuman.org üzerinde bulabilirsiniz. İlginiz için çok teşekkür ederim.