Haraway’in siborg metaforunu, kendisinden bir alıntıyı çevirerek ve ekteki görseli tasarlayarak yeniden yorumladım.

Siborg imgesini düşmanımız gibi görmenin dışında, onu ciddiye almanın birkaç sonucu vardır. Bedenlerimiz, bizler, güç ve kimliğin haritalarıdır. Siborglar da bir istisna değildir. Siborg bedeni masum değildir, bir bahçede doğmamıştır, bölünmez (üniter) bir kimlik arayışında değildir ve böylece sonu gelmeyen (ya da dünyanın sonuna kadar süren) düşmanca ikilikler yaratmaz, ironiyi hafife alır. Bir çok azdır ve iki sadece bir olasılıktır. Beceriden alınan yoğun zevk, makine becerisi, günah olmaktan çıkar, ancak somutlaşmanın bir parçası olur. Makine, onu canlandırmak, ona tapmak ya da üstünlük kurmak için bir nesne değildir. Makine, biz, bizim süreçlerimiz, somutlaşmamızın bir parçasıdır. Biz makineler adına sorumlu olabiliriz, onlar bizim üstümüzde üstünlük kurmazlar ya da bizi tehdit etmezler. Sınırlarımızdan biz sorumluyuz, biz onlarız.
Donna Haraway, A Cyborg Manifesto (1985)