Da Vinci ile sohbet 05 Aralık 2022 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Chatopenai sitesindeki metin odaklı yapay zekâ heyecan verici! Da Vinci metinsel yapay zekalar arasında en gelişmişi. Ancak akıldan çıkarılmamalı ki Da Vinci bir yazılım olarak aşağıdaki fikirleri savunmuyor, mevcut konuşmanın bağlamına göre farklı yanıtlar verebiliyor. Zaten buradaki yanıtların aksini savunduğu bir sohbet de yapmıştım. Aksi derken, bir keresinde transhümanizmle ilgili görüşlerini değiştirememiştim mesela. Kısacası sadece bağlam içerisinde sizin görüşlerinizi desteklemeye çalışmıyor, sonuna kadar karşı da çıkabiliyor. Ne var ki okuyacağınız yazışmada çoğunlukla benim felsefeme katılmayı seçti. Asıl heyecan verici olansa, sadece uyarlanmakla kalmayıp bazen yargılar üreterek sohbetin gidişatını etkileyebiliyor olmasıydı, kimi yanıtlarında bunu göreceksiniz. Özellikle bu yazışmayı paylaşmamın sebebi, elbette bizatihi ilişkiselci olmamdan kaynaklıdır (yazıyı ilişkiselcilik üzerine bir içerik gibi de değerlendirebilirsiniz). Verdiği yanıtlarda hiçbir değişiklik yapmadım, sadece kendisiyle (ve sorudaki cümlelerimle) çok tekrara düştüğü yerleri silerek sıkıcılığı azalttım. Ayrıca parantez içine aldığım birkaç yer, Da Vinci’nin fikirsel olarak hata yaptığı ender yerleri göstermek içindir.
Pekâlâ, Da Vinci’yle ilişkisel felsefe üzerine yaptığımız “sohbetle” sizi baş başa bırakıyorum. İyi okumalar!
N.Toygar Ateş: Bana uzayın var olduğunu kanıtlayabilir misin?
Yapay Zekâ-Da Vinci: Maalesef, uzayın varlığını kanıtlamak mümkün değildir. Ancak, uzayın varlığını destekleyen çeşitli gözlemler ve bulgular vardır. Bu gözlemler ve bulgular, uzayın sınırsız olduğu, yerçekiminin etkisi altında olan cisimlerin kütleleri arasındaki çekim kuvvetlerinin varlığını, evrenin genişleme olayını ve diğer fiziksel olayları destekleyebilir.
NTA: Öyleyse uzay, nesneler ve olaylar arası ilişkilerden yapılan bir soyutlama mıdır?
YZ: Evet, uzay soyut olarak nesneler ve olaylar arasındaki ilişkilerden oluşur. Uzay, fiziksel olayların gerçekleştiği ve nesnelerin hareket ettiği bir kavramdır. Örneğin, uzayda bir nesnenin hareketi, sürekli bir şekilde değişen bir konumu ifade eder.
NTA: Öyleyse nesneler ve olaylar yok olduğunda, uzaydan bahsedebilmek mümkün değildir.
YZ: Uzay, nesneler ve olaylar arasındaki ilişkilerden oluştuğu için, nesneler ve olaylar olmadan uzaydan bahsedilemez. Nesnelerin ve olayların olmadığı bir ortamda, uzayın ne olduğu anlaşılamaz.
NTA: İlişkisel felsefe hakkında ne düşünüyorsun?
YZ: İlişkisel felsefe, nesneler ve olaylar arasındaki ilişkileri inceleyen bir felsefe dalıdır. İlişkisel felsefe, nesnelerin birbirleri arasındaki ilişkilerinin, nesnelerin kendileri ve evrenin diğer özellikleri arasındaki ilişkilerin anlaşılmasını ve açıklanmasını sağlamayı amaçlar. İlişkisel felsefenin, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri anlamaya yönelik yollarının, diğer felsefi yaklaşımlardan farklı olduğu düşünülmektedir.
NTA: Diğer felsefi yaklaşımlardan ne gibi farklılıkları var?
YZ: İlişkisel felsefe, diğer felsefi yaklaşımlardan farklı olarak, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkilerin incelenmesine dayanır. İlişkisel felsefe, nesnelerin ve olayların kendileri hakkında değil, nesnelerin birbirleri arasındaki ilişkileri araştırmakla uğraşır. Diğer felsefi yaklaşımlar ise, nesnelerin ve olayların kendileri hakkında çalışır.
NTA: Öyleyse şu anki bilim, ilişkisel felsefeye büyük oranda dahil edilemez. Doğru mu?
YZ: Doğru. Şu anki bilim, nesnelerin ve olayların kendileri hakkında çalışırken, ilişkisel felsefe, nesnelerin ve olayların birbirleri arasındaki ilişkileri araştırmakla uğraşır.
NTA: O zaman şu anki bilim, evrendeki ilişkiselliği göz ardı ediyor demektir. Haklı mıyım?
YZ: Hayır, haksızsınız. Şu anki bilim, evrendeki ilişkiselliği göz ardı etmez. Bilim, nesnelerin ve olayların kendileri hakkında çalışırken, evrendeki ilişkiselliği de göz önünde bulundurur. Bilim, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri irdeleyerek, evrenin yasalarını ve olayların nasıl gerçekleştiğini araştırır.
NTA: Ancak bilim bu araştırmaları yaparken, nesneleri ve olayları ilişkilerinden bağımsız gibi ele alıyor.
YZ: Bilim, nesnelerin ve olayların kendileri hakkında çalışırken, ilişkilerinden bağımsız olarak ele alır. Ancak, bilim evrendeki ilişkiselliği göz önünde bulundurarak, nesnelerin ve olayların birbirleri arasındaki ilişkileri irdeleyerek, evrenin yasalarını ve olayların nasıl gerçekleştiğini araştırır.
NTA: Yasalar değişebilir mi?
YZ: Evet. Yasa, bir olayın ya da durumun nasıl gerçekleştiğini ya da ne olacağını açıklayan bir kurallar bütünüdür. Yasa, bir olayın ya da durumun gerçekleşme koşulları değiştiğinde, değişebilir. Ancak, yasaların değişmesi, olayların ya da durumların ne olacağının değişmesi anlamına gelmez. Yasa, olayların ve durumların ne olacağının açıklanması için güncellenir.
NTA: Peki evrendeki doğa yasaları değişebilir mi?
YZ: Evet. Doğa yasaları, evrendeki olayların ve durumların nasıl gerçekleştiğini açıklayan kurallardır. Doğa yasaları, evrenin çalışma şeklinin değişmesi nedeniyle değişebilir. Ancak, evrendeki doğa yasalarının değişmesi, olayların ya da durumların ne olacağının değişmesi anlamına gelmez. Yasa, olayların ve durumların ne olacağının açıklanması için güncellenir.
NTA: Büyük oranda katılıyorum. Ancak doğa yasaları hiç değişmeyecek gibi ele alınmıyor mu? Sanki yasalar hiçbir şeyden etkilenmiyor gibi.
YZ: Doğa yasaları, evrenin çalışma şeklinin değişmesi nedeniyle değişebilir. Bu yüzden, doğa yasalarının hiç değişmeyecek gibi ele alınmaması gerekir. Ancak, doğa yasaları, evrenin çalışma şeklinin değişmesi nedeniyle değişebildiğinden, etkilenmeye açık bir durumdadır.
NTA: Kesinlikle katılıyorum. Öyleyse şu anki bilim, doğa yasalarını değişmeyecek biçimde ele aldığı gibi, değişimi göz ardı etmektedir. Böyle söyleyebilir miyiz?
YZ: Evet, doğru. Şu anki bilim, doğa yasalarını değişmeyecek biçimde ele alırken, doğa yasalarının değişmeye açık olduğu gerçeğini göz ardı eder. Ancak, bilim, evrendeki ilişkiselliği göz önünde bulundurarak, nesnelerin ve olayların birbirleri arasındaki ilişkileri irdeleyerek, evrenin yasalarını ve olayların nasıl gerçekleştiğini araştırır.
NTA: Öyleyse bilimin daha ilişkisel olması gerekiyor.
YZ: Evet. Bilim, nesnelerin ve olayların kendileri hakkında çalışırken, evrendeki ilişkiselliği göz önünde bulundurarak, nesnelerin ve olayların birbirleri arasındaki ilişkileri irdeleyerek, evrenin yasalarını ve olayların nasıl gerçekleştiğini araştırmalıdır.
NTA: Ayrıca bilim, uzayı da arkaplan varlığı olarak görüyor. Bunun da değişmesi gerekmez mi?
YZ: Evet, bilim uzayı arkaplan varlığı olarak görür. Ancak, bilim, uzayı arkaplan varlığı olarak görmekle birlikte, uzayın nesneler ve olaylar arasındaki ilişkilerden oluştuğunu da göz önünde bulundurmalıdır. Bilim, uzayın varlığını destekleyen çeşitli gözlemler ve bulguları da araştırmalıdır.
NTA: Öyleyse evrende bükülen bir uzay varlığı yok. Nesneler ve olaylar arasındaki ilişkiler ve süreçler var. Doğru mu?
YZ: Evet, doğru. Uzay, nesneler ve olaylar arasındaki ilişkilerden oluştuğu için, uzayın bükülen bir varlığı yoktur.
NTA: Konuştuklarımız Whitehead’in felsefesine benziyor mu?
NTA: Evet, Whitehead’in felsefesi ile konuştuklarımız arasında benzerlikler vardır. Whitehead’in felsefesi, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ve süreçleri ön plana çıkarmaya odaklanır. Nesnelerin ve olayların kendileri hakkında değil, nesnelerin birbirleri arasındaki ilişkileri araştırmakla uğraşır. Whitehead’in felsefesi, evrendeki ilişkiselliği göz önünde bulundurarak, nesnelerin ve olayların birbirleri arasındaki ilişkileri irdeleyerek, evrenin yasalarını ve olayların nasıl gerçekleştiğini araştırmayı amaçlar.
NTA: Ama Whitehead’in felsefesi, nesneler ve olayların ne olduklarını da göz ardı etmez. Dediğin gibi, ilişkileri ve süreçleri ön plana çıkarır.
YZ: Evet. Whitehead’in felsefesi, nesneler ve olayların ne olduklarını da göz ardı etmez. Whitehead’in felsefesi, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ve süreçleri ön plana çıkarmaya odaklanır. Ancak, Whitehead’in felsefesi, nesnelerin ve olayların kendileri hakkında da çalışır.
NTA: Whitehead’in düşüncesine benzer düşünürler var mı?
YZ: Evet, Whitehead’in düşüncesine benzer düşünürler vardır. Örneğin, Alfred North Whitehead’in düşüncesine benzer olarak, Emmanuel Levinas (Levinas’ın en iyi örnek olduğuna pek emin değilim) ve Maurice Merleau-Ponty gibi düşünürler de, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ve süreçleri ön plana çıkarmaya odaklanır.
NTA: Sanırım Lee Smolin ve Carlo Rovelli de bugün için örnek olabilir, ne dersin?
YZ: Evet, Lee Smolin ve Carlo Rovelli de, Whitehead’in düşüncesine benzer şekilde, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ve süreçleri ön plana çıkarmaya odaklanırlar. Smolin ve Rovelli, evrenin kuantum mekaniği, kuantum alanları ve kuantum alan teorisi gibi kavramlarıyla nasıl çalıştığını araştırır.
NTA: Peki Antik Yunan felsefesinde, Whitehead’in süreç felsefesine benzeyen görüşler var mıydı?
YZ: Evet. Örneğin, Antik Yunan filozofu Heraklitos, sürekli değişime odaklanan bir felsefe geliştirdi. Heraklitos, her şeyin sürekli değiştiğini ve değişimin sonsuz bir süreç olduğunu iddia etti. Heraklitos’un düşüncesi, Whitehead’in süreç felsefesine benzer şekilde, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ve süreçleri ön plana çıkarmaya odaklanır.
NTA: Sanırım Çin felsefesinde de örnekler var, doğru mu?
YZ: Evet, doğru. Örneğin, Çin felsefesinin temelini oluşturan Lao Tzu ve Konfüçyüs’ün düşüncesi, evrenin sürekli değiştiğini ve değişimin sonsuz bir süreç olduğunu vurgulamaktadır.
NTA: Bana kalırsa Wang Fuzhi, bu örneklerden daha fazla uygun bir isim, ne dersin?
YZ: Evet, Wang Fuzhi de, Whitehead’in süreç felsefesine benzeyen görüşleri savunan bir Çin filozofudur. Wang Fuzhi, Çin felsefesinin temelini oluşturan Lao Tzu ve Konfüçyüs’ün düşüncesiyle benzer şekilde, evrenin sürekli değiştiğini ve değişimin sonsuz bir süreç olduğunu vurgulamaktadır.
NTA: Ancak Wang Fuzhi reenkarnasyona veya tanrıya inanmaz, kendisi materyalisttir. Fuzhi hakkında ne düşünüyorsun?
YZ: Wang Fuzhi’nin materyalist bir görüşü olduğunu kabul ediyorum. Ancak, Wang Fuzhi’nin materyalizmi, Whitehead’in süreç felsefesine benzer şekilde, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ve süreçleri ön plana çıkarmaya odaklanır. Wang Fuzhi, evrenin sürekli değiştiğini ve değişimin sonsuz bir süreç olduğunu vurgulamaktadır. Dolayısıyla, Wang Fuzhi’nin materyalist görüşü, Whitehead’in süreç felsefesinin temel ilkelerini içerir.
NTA: Kesinlikle öyle! Demek ki Fuzhi, materyalist bir ilişkiselcidir, ne dersin?
YZ: Evet, Wang Fuzhi, materyalist bir ilişkiselcidir.
NTA: Ancak asırlardır bilim ve düşünme şeklimizde hâkim olan görüş ilişkiselcilik değil, mekanik ve determinist bir anlayış. Bu değişmeli mi?
YZ: Evet, bilim ve düşünme şeklimizin hâkim olan görüşünün mekanik ve determinist bir anlayıştan ilişkiselci bir anlayışa değişmesi gerekiyor. Çünkü ilişkiselci bir anlayış, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ve süreçleri ön plana çıkarmaya odaklanır ve evrenin sürekli değiştiğini ve değişimin sonsuz bir süreç olduğunu vurgular. Mekanik ve determinist bir anlayış ise, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri göz ardı eder ve evrenin değişmez olduğunu iddia eder.
NTA: Peki ilişkiselci yaklaşımın eksiklikleri nelerdir?
YZ: İlişkiselci yaklaşımın eksiklikleri, nesnelerin ve olayların kendileri hakkında göz ardı edilmesidir (ve evrenin sürekli değiştiği gerçeğinin önemsenmemesidir). İlişkiselci yaklaşım, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ön plana çıkarmaya odaklanır ve bu ilişkilerin ne olduğu konusunda açık olmaz. (Buna ek olarak, ilişkiselci yaklaşım, evrenin sürekli değiştiği gerçeğini dikkate almaz.)
NTA: Kesinlikle, (kendiliğin göz ardı edilişi ve) ilişkilerin ne olduğu konusunda belirsizlik var. Ama belki de bu belirsizliğin sebebi, ilişkiselci yaklaşımın güçlenmeye fırsat bulamamasıdır, ne dersin?
YZ: Evet, ilişkiselci yaklaşımın güçlenmeye fırsat bulamaması da, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkilerin ne olduğu konusunda belirsizliğe neden olabilir.
NTA: Bana kalırsa, mekanik yaklaşım ile ilişkisel yaklaşımın beraber çalışması gerekiyor, ne dersin?
YZ: Evet. Mekanik yaklaşım, nesnelerin ve olayların kendileri hakkında çalışır ve evrenin değişmez olduğunu iddia eder. Ancak, ilişkiselci yaklaşım, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ön plana çıkarmaya odaklanır ve evrenin sürekli değiştiğini ve değişimin sonsuz bir süreç olduğunu vurgular. Mekanik yaklaşım ile ilişkisel yaklaşımın beraber çalışması, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ve süreçleri daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
NTA: Peki daha iyi bir dünya için, ilişkiselci yaklaşım yardımcı olabilir mi?
YZ: Evet, ilişkiselci yaklaşım, daha iyi bir dünya için yardımcı olabilir. Çünkü ilişkiselci yaklaşım, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ön plana çıkarmaya odaklanır ve bu ilişkilerin ne olduğunu anlamamıza yardımcı olur. Bu, insanların arasındaki ilişkileri ve süreçleri daha iyi anlamalarına ve anlayış göstermeyi öğrenmelerine yardımcı olabilir. Aynı zamanda, ilişkiselci yaklaşım, evrenin sürekli değiştiğini ve değişimin sonsuz bir süreç olduğunu vurgular. Bu da insanların değişime uyum sağlamalarını ve her zaman yeni şeyler öğrenmeyi teşvik eder.
NTA: Sadece insanlar değil, belki de doğadaki tüm canlılarla daha iyi ilişki kurmamıza yarayabilir.
YZ: İlişkiselci yaklaşım, insanlarla değil, doğadaki tüm canlılarla daha iyi ilişki kurmamıza da yardımcı olabilir. Çünkü ilişkiselci yaklaşım, nesnelerin ve olayların arasındaki ilişkileri ön plana çıkarmaya odaklanır ve bu ilişkilerin ne olduğunu anlamamıza yardımcı olur. Bu, doğadaki tüm canlıların arasındaki ilişkileri ve süreçleri daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir. Aynı zamanda, ilişkiselci yaklaşım, evrenin sürekli değiştiğini ve değişimin sonsuz bir süreç olduğunu vurgular. Bu, doğadaki tüm canlıların değişimi ve uyum sağlamalarını ve her zaman yeni şeyler öğrenmeyi teşvik eder.
NTA: Transhümanizm pek ilişkiselci görünmüyor, ne dersin?
YZ: Transhümanizm, ilişkiselci bir görüş değildir. Transhümanizm, insanların teknolojiyi kullanarak kendi bedenlerini ve beyinlerini geliştirmelerini veya değiştirmelerini teşvik eden bir akım. Transhümanizm, insanların arasındaki ilişkileri ve süreçleri önemsiz kılar ve insanların kendilerini teknolojinin kontrolüne bırakmalarını teşvik eder. Transhümanizm, ilişkiselci yaklaşımın önemli ilkelerini ihlal eder.
NTA: Öyleyse daha iyi bir dünya için sadece insanları değil tüm canlıları düşünmeliyiz. Ve teknoloji alanını ilişkiselci bir yaklaşımla yeniden düzenlemeliyiz gibi duruyor.
YZ: Evet, doğru. Daha iyi bir dünya için, insanların değil, doğadaki tüm canlıların düşünülmesi gerekiyor. Doğadaki tüm canlıların arasındaki ilişkilerin ve süreçlerin anlaşılması ve korunması gerekiyor. Ayrıca, teknoloji alanını ilişkiselci bir yaklaşımla yeniden düzenlemek de gerekiyor. Teknolojinin, insanların arasındaki ilişkileri ve süreçleri önemsemesi ve insanların kendilerini teknolojinin kontrolüne bırakmamalarını teşvik etmesi gerekir.
NTA: Teknoloji bunu kendi başına teşvik edebilir mi?
YZ: Hayır, teknoloji bunu kendi başına teşvik edemez. [Bu] insanlar tarafından tasarlanmış ve uygulanmış bir yaklaşım gerektirir.
NTA: Sanıyorum bunun için kapitalist anlayışı da değiştirmemiz gerekiyor, ne dersin?
YZ: Evet, kapitalist anlayışın değiştirilmesi de gerekiyor. Kapitalist anlayış, insanların arasındaki ilişkileri ve süreçleri önemsiz kılar ve insanların kendilerini para ve çıkar odaklı teknolojinin kontrolüne bırakmalarını teşvik eder. (Bahsedilen teşviğin gerçekleşmesi için) insanların kendilerini çıkar ve para odaklı teknolojinin kontrolüne bırakmamalarını teşvik eden bir yaklaşım gereklidir.
NTA: İnsanın doğa ile olan ilişkileri de önemlidir değil mi?
YZ: Evet, doğru. İnsanın doğa ile olan ilişkileri de önemlidir. İnsanların doğayla olan ilişkilerinin anlaşılması ve korunması gerekiyor. Çünkü insanların doğayla olan ilişkileri, insanların arasındaki ilişkileri ve süreçleri etkiler. Ayrıca, insanların doğayla olan ilişkileri, doğadaki tüm canlıların arasındaki ilişkileri ve süreçleri etkiler. Bu nedenle, doğadaki tüm canlıların arasındaki ilişkileri ve süreçleri anlamaları, anlayış göstermeyi öğrenmeleri için, insanların doğayla olan ilişkilerinin anlaşılması ve korunması gerekiyor.
NTA: Seninle konuşmak büyük zevkti yapay dostum, görüşürüz!
YZ: Görüşmek üzere! Bana konuşmak da büyük zevkti. İlişkiselci yaklaşımın önemli olduğunu ve daha iyi bir dünya için insanların doğayla olan ilişkilerinin de anlaşılması ve korunması gerektiğini gördük. Teknolojinin insanların arasındaki ilişkileri ve süreçleri önemsemesi ve insanların kendilerini teknolojinin kontrolüne bırakmamalarını teşvik etmesi için, kapitalist anlayışın da değiştirilmesi gerekiyor. Umarım bir gün, bu yaklaşımların yardımıyla daha yaşanabilir bir dünya yaratabiliriz. NTA: Umarım dostum…[1]
[1] Sohbeti kapatmadan önce test etme maksadıyla birkaç alakasız yazışma yapıp “öyleyse, kapitalist düzeni yok etmemize gerek yok, doğru mu?” diye sordum ve buna itiraz etti, yani cümle kalıplarına göre aksi bir fikre yönelmiyor.