PENTACLE 101: Ferrando ile Ders 4 – Post-hümanizm ne demektir?

PENTACLE, temel kavramlara Francesca Ferrando’nun “Hızlandırılmış Posthüman Kursu” adlı video serisi ile devam ediyor. Toplamda altı ders ve üç kavramdan oluşan bu serinin çevirisi Ferrando’nun kişisel izni ile Zeynep Arpaözü, Billur Bektaş ve Bulut Yavuz tarafından üstlenilmiştir.

Bu dersin çevirisi Billur Bektaş’a, redaksiyonu Başak Almaz’a, son okuması Başak Ağın’a aittir.

Herkese merhaba. Ben Francesca Ferrando.

New York Üniversitesi Liberal çalışmalar programında profesörüm. Ana odağım ve ana çalışma alanım posthümanizm, özellikle felsefi posthümanizm. Bugün sizinle posthümanizmin özel bir alanı olan post-hümanizmi konuşacağım için çok heyecanlıyım.   

Bir önceki videomda da açıkladığım gibi posthümanizm akımı üç yolla tanımlanabilir: Post-hümanizm, post-antroposantrizm (insanmerkezcilik) ve post-düalizm. Bir sonraki videomda, post-antroposantrizmle ne demek istediğimi açıklığa kavuşturacağım. Bu posthüman kısa videolar serisinin son videosunda da post-düalizmden bahsedeceğim. 

O halde post-hümanizmi konuşalım. “Bir akım olarak posthümanizm her şeyden önce bir post-hümanizmdir” derken ne demek istiyoruz? Basitçe, insan kavramının tekil değil çoğul bir kavram olduğunu, yani “insanlar” olduğunu söylüyoruz. Bir çeşit insan yok, birçok çeşit insan yani insanlar var. Örneğin, farklı sınıf, cinsiyet ve etnik köken kategorilerini düşünün. Buraya örneğin uyruk, mezhep veya engelliliği/engelsizliği ekleyebiliriz. O halde, bir tarafta insan tekil değil, çoğul. Ancak diğer tarafta görüyoruz ki her insan diğerleri kadar ‘insan’ kabul edilmiyor. Kölelik tarihi burada verilebilecek örneklerden biri. Bu dönemde insanlar diğer insanların nesnesi veya mülkiyeti olarak görülüyordu. Öyle ki efendiler kölelerini yasal olarak öldürebiliyordu. O zaman bu örnekte bir düalizm var: Bazı insanlar, yani efendiler, diğerlerinden, yani kölelerden daha insan kabul ediliyordu. O halde efendiler için artı (+) köleler için eksi (-) diyebiliriz. 

Bir diğer örnek ise Conquista, yani Amerika’nın keşfidir. Ben şu anda New York’ta yaşıyorum, dolayısıyla bu mevzu çalıştığım coğrafi bölge ile oldukça ilintili. Diğer yandan, Amerikan Yerlileri hakkında İspanyolların (Spaniards) da söylemleri vardı. Ve soru şuydu: “Bu insanlar, insan mı?” Çünkü eğer gerçekten insanlarsa, Hristiyanlık açısından, köleleştirilemezlerdi. Ancak eğer insan değillerse, eğer alt-insanlarsa, o zaman köleleştirilebilirlerdi. 

Birçok başka örnek sunabiliriz. Örneğin, sınıfsallığın tarihi. Marx’ı, burjuva ve proletarya ayrımını düşünün. Cinsiyeti, kadın ve erkek ayrımını düşünün, örneğin Yunanlıların antik dönemlerden beri erkeği kadından ne kadar da üstün gördüğünü düşünün. 

Irk içinse kölelik örneğini veriyorum. Batı ve Doğu yapılanmasını düşünün. Edward Said’i düşünebilirsiniz: Doğu, Batı’ya bir kimlik kazandırmak için yaratılmıştır. Ve tabii, özellikle bu düalizmde Batı artı (+) veya üstün ve medeni olarak görülürken Doğu eksi (-), alçak veya barbar olarak görülür.

Uyruk içinse halihazırda birçok ülkede olan söylemleri düşünün. Avrupa’da, göçmenleri düşünün. O insanların ne kadar da insanlıktan çıkarıldığını (dehumanized), genelde terk etmelerinin yasak olduğu kapalı alanlara yerleştirilmelerini düşünün. Yine, bazı insanlar diğerlerine göre daha insan olarak görülmektedir. 

Engelliliği düşünün. Ucube gösterilerin tarihini düşünün. Bazı insanların bedenleri açık alanlardı ve başka insanlar gülsün veya şaşırsın diye sahneleniyordu. Mezhepleri düşünün, ABD’deki İslamofobiyi. Yani bazı insanların diğer insanlar kadar insan olarak görülmediğini göstermek için birçok örnek ortaya koyabiliriz. 

Şimdi, bu geleneğin ya da kavramın soy kütüğü tartışmaya nasıl açılıyor? Transhümanizmle ilgili olan ikinci videomuzda, transhümanizmin köklerini Aydınlanma çağına dayandırmıştık. Ve posthüman geleneğinin ve soy kütüğünün farklı olduğunu da eklemiştik. Esasında, posthümanizm söyleminin felsefi soy kütüğü postmodernizme kadar takip edilebilir. 1970’leri düşünüyoruz: 70’ler ve 90’larda farklı postmodernizm dalgaları var. Postmodernizmi, sonrasında post-postmodernistleri ve insanın tekil değil çoğul olduğu, farklı düşünce ve analiz eksenlerinde yapısöküme uğradığı postmodernist fikri düşünebiliriz. Postmodernizm ve siyasi arena bağlantısını düşünelim. Örneğin: feminizm, eleştirel ırk çalışmaları ve post-sömürgecilik ile insanlar diğer insanların seslerini duymaya başladı. Böylece insan kabul edilmeyen insanlar söyleme kendi seslerini dahil ediyorlardı: “Bir dakika! Şu ana kadar biz kendimiz değil başkaları tarafından temsil edildik. Şimdi kim olduğumuzu tartışmak için kendi sesimizi ortaya koyuyoruz. Bu açık tartışmaya, kendi bakış açımızı, kendi duruş noktamızı getireceğiz.” Kişisel olan politiktir. Tüm bu insan sesleri kendi bakış açılarını açık tartışmaya, konuşmaya, politikaya, felsefeye ve akademiye getirdi. 

Şimdi eğer posthümanizm insanın yapısökümü olarak tanımlanabilirse (ve elbette burada felsefi terimler açısından Derrida’yı düşünüyoruz) hâlâ daha bir arada tutulan şeyler var. Aslında insanı etnik köken, ırk, cinsiyet veya sınıf kategorileri açısından yapısöküme uğratıyoruz. Ancak halen yapısöküme uğramamış şeyler var: İnsan kavramının ta kendisi. Elbette 70’lerde bazı filozoflar insan kavramının kendisinin bir sorun olduğunu iddia etmişti. Burada Michel Foucault’ya ve “Death of Man” (İnsanın Ölümü) kavramına referans verebiliriz. Ancak daha genel olarak 70’ler ve 90’larda, postmodernizm çağında, insan kavramının kendisi çoğullaştırılarak yapısöküme uğratıldı ve böylece insan sadece tek bir özne olmaktan çıktı. Tarihsel olarak beyaz, erkek ve engelsiz -ki buraya farklı katmanlar ekleyebilirsiniz- olarak temsil edilen tek bir özne olamazdı artık. Fakat insan kavramı sorununa geri dönersek bu kavramın kendisini nasıl bir arada tutabiliriz? Bu kavram nereden çıktı? Bu durumun ancak bir kısmına Michel Foucault ve bu düşüncelerden doğan antihümanizm dalgası tarafından değinildi. O halde, bir sonraki videomuzda post-antroposantrizme ve bu kavram etrafındaki konuşmalara değineceğiz. 

Eğer bu konularla ilgiliyseniz sizi www.posthumans.org websitemi ziyaret etmeye davet ediyorum.

Bir sonraki videomuzu iple çekiyorum. Çok teşekkür ederim.

+ posts
+ posts
+ posts