PENTACLE 101: Ferrando ile Ders 6 – Post-düalizm Ne Demektir?

PENTACLE, temel kavramlara Francesca Ferrando’nun “Hızlandırılmış Posthüman Kursu” adlı video serisi ile devam ediyor. Toplamda altı ders ve üç kavramdan oluşan bu serinin çevirisi Ferrando’nun kişisel izni ile Zeynep Arpaözü, Billur Bektaş ve Bulut Yavuz tarafından üstlenilmiştir.

Bu dersin çevirisi Bulut Yavuz’a, redaksiyonu Başak Almaz’a, son okuması Başak Ağın’a aittir.

Herkese merhaba, benim adım Francesca Ferrando.

New York Üniversitesi Liberal Çalışmalar programında felsefe öğretiyorum ve bir posthüman filozofum.

Bu videoda, posthümanı tanımlamanın üçüncü yolu olan post-düalizmi ele alacağım. Bir önceki videomda posthümanizmin post-antroposantrizm (insanmerkezcilik) olarak nasıl tanımlanacağını tartışmıştım. Ve ondan bir önceki videoda posthümanizmin kendisinden bahsetmiş, onun bir post-hümanizm olduğunu konuşmuştuk. Şimdi ise, post-hümanizm ve post-antroposantrizm (insanmerkezcilik) kavramlarına geri dönen bir şeyden, post-düalizmden bahsedeceğiz.

İnsandan ‘tek’ değil ‘çok’ olarak bahsettiğimizde, insanları aslında çoğul olarak ele almış oluruz. Diğer insanların ne kadarının “daha az” görüldüğünü gösteririz. Örneğin, bu düalistik çerçevede tarih boyunca erkekleri “artı” (+) olarak gören ve kadınları “eksi” (-) olarak gören cinsel kimlik kavramına sahibiz. Ve beyazın “artı”, siyahın ise “eksi” olarak görüldüğü kölelik tarihi hakkında da konuşmuştuk. Sömürgecilik tarihinde Batı’nın “artı” Doğu’nun “eksi” olduğu Doğu ve Batı kavramlarını da biliyoruz. Ve daha genel olarak, kültürün “artı” ve doğanın “eksi” olduğu doğa ve kültür ayrımını düşünebiliriz. Bu düalizmin kendisi, bir önceki videoda tartışmış olduğumuz “anthropos” ile ilişkiyi de açıklar. O videoda “anthropos”un barbar olarak tanımlanan Persler’den ayrı tutularak belirli bir insan kavram ile -Yunan olmak gibi- nasıl bağlantılı olduğunu kanıtlamıştık. Doğa kültürden ayrılır; kültür akıl ile ilişkiliyken, doğa duygular ile ilişkilidir.

Şimdi, bu kanıtlama burada yapısal bir sorun olduğu olgusunu vurgulamak istiyor: Kimliğin düalistik yaradılışı. Düalizm kim olduğumuzu tanımlamak için kullanılan bir sistem, bir teknolojidir. Bu da bizim diğerlerinden ayrımımızla tanımlandığımız anlamına gelir. Örneğin, “anthropos” kavramı ile. Biz “anthropos”uz  -insanız-  çünkü bizler  tanrı(lar) ya da tanrıça(lar) değiliz, çünkü bizler insan olmayan hayvanlar değiliz, çünkü bizler bir zamanlar barbar olarak kabul edilenler değiliz. Bu, posthümanizme göre kabul edilmesi ve sorunsallaştırılması gereken bir şeydir. Bütün insan ayrımcılığından kurtulsak bile, hiçbir cinsiyetçiliğin veya ırkçılığın veya etnosantrizmin olmadığı bir toplumda yaşasak bile, ki cinsel kimliğe, ırka veya etnik kökene dayalı ayrımcılık yapan bir toplumda yaşadığımıza göre belli ki durum bu değildir. Ancak bütün bu ayrımcılıkların olmadığı bir topluma ulaşsak bile, eğer düalizmi bir yaklaşım, bir toplumsal teknoloji olarak tutarsak, başka ayrımcılık biçimlerine sahip olacağızdır.

Örneğin, posthümanizm hakkındaki üçlemenin ikinci videosunda türe dayalı bir ayrımcılık olan türcülüğü ele almıştık ve ayrıca insan eylemleri yüzünden her sene binlerce türün soyunun tükendiği ve içinde yaşamakta olduğumuz çağ olan Antroposen hakkında konuşmuştuk. Yani yine, belirli bir türe göre yaşamakla ilgili olan bir sorunun bir türünü görüyoruz, ki bu da insan türüdür.

Şimdi, açık bir perspektiften düalizm sorununu ele alacağız. İlk olarak, posthüman, düalizmin insanı tanımlamak için yeterli olmadığını gösterir. İlk video serisinde konuştuğumuz gibi, insanın “oikos” – ekoloji, içinde ikamet ettiğimiz yuva – ile Darwin’in görüşlerini yansıtan bir ilişkisi vardır. İnsanlar içinde evrildikleri çevrelerine adapte olmuşlardır ve öte yandan çevre, Antroposen boyunca, insan eylemleri nedeniyle değişmiştir. Diğer yandan, biyolojiyi düşünebiliriz. İnsanı, insan olmayan hayvanlardan ayırmanın ve tecrit etmenin aslında problematik olması olgusunu düşünebiliriz Çünkü genetik senaryoya bakarsak insan, DNA’sının yüzde doksan beşini şempanze ile paylaşmaktadır. İnsan yeryüzündeki diğer her şey ile genetik ilişki içindedir. Yani, insanı basitçe insan olmayan hayvandan ayırmak ve insan olmayan hayvanların tamamını ‘bir’ olarak tanımlamak çok zordur. Ve yine biyoloji, düalistik terimler ile yaratılmış insan kavramının yapısökümü için iyi bir yoldur. Mesela kendimizi düşünelim, bağırsağımızda yaşayan bakterileri düşünelim. Hayatta kalmak için onlara ihtiyacımız var, ancak kendimizi bu bakterilerle ilişkili olarak tanımlamıyoruz, fakat onlar bedenlerimizin ve biyolojimizin birer parçası. Ve yine, biz tek değil ‘çok’uz. Başka türlerle ilişki içindeyiz. Bedenimizde yaşayan diğer canlı mikroorganizmalarla; yediğimiz yemek, soluduğumuz hava ve gezegenin bütünü ile ilişki içindeyiz.

Bu nedenle Rosi Braidotti bir çözüm önerir: Öznelliği yalnızca insan olarak değil insanı, insan olmayanı ve gezegeni kapsayan açık bir çerçeve olarak düşünmek. Burada başka bir örnek de teknolojidir. Siber benliği düşünün, bizi teknolojik terimlerle tanımlayan şeylerle bağlılığımızı düşünün: avatarlarımızı, çevrimiçi personalarımızı, Gmaillerimizi… İlk videoda da bahsedildiği gibi kalp pillerini düşünün. Bazı insanlar çoktan – teknolojik olarak konuşacak olursak – siborgdurlar, çünkü biyoloji ve teknoloji bağlantısına sahipler. Bir bakıma, düalizmi bir sorun olarak ele alıyoruz, çünkü toplumsal cinsiyete, ırka ve benzerlerine dayalı ayrımcılık yapılmayan bir toplumda yaşayacak olsaydık, insanlar ayrımcılığa maruz kalmasalardı bile, başka ayrımcılık biçimleri düalistik pratiklerle tekrar sahalara dönerdi. Örneğin YZ (yapay zekanın) kontrolü ele geçireceği korkusunu düşünebiliriz, bizim tarafımızdan geliştirilmekte olan teknolojik varlıkların dünyayı ele geçirebileceği korkusunu. Yine, teknolojiden ayrı insanlar olduğumuz düalistik bir çerçeve görüyoruz.Doğrudan ele alınması gereken düalizm sorununu ele almanın pek çok yolu vardır. İlişkisellik ve birlikte-varoluşun karşılıklı bağlantısını düşünebiliriz. Eğilim, empati hatta duygular ve hislerle ilişkili diğer kavramları da düşünebiliriz.

Bu posthüman üzerine olan mini dizilerin sonuncusuydu. Tartışmadan keyif aldığınızı umarım ve lütfen bu konu hakkındaki tartışmaya katılın. Bu devam etmekte olan bir söylem ve felsefedir. Websitem www.posthumans.org adresinde konferanslar, dersler, videolar, kitaplar ve makaleler ile ilgili daha fazla bilgi bulabilirsiniz.

Nazik ilginiz için çok teşekkür ederim.

+ posts
+ posts
+ posts