PENTACLE proudly announces its first year of foundation and presents its first bilingual work in its inaugural post of July, simultaneously celebrating the birthdays of ASLE EcoCast and Professor Serpil Oppermann, with Başak Almaz’s story, which she penned and voiced for ASLE EcoCast’s special episode that involves 25 environmentally-themed Quick Fictions. To listen to Almaz’s mini-story (at 22:23-24:09), along with others, click here. Underneath the page, you will find both English and Turkish transcriptions.
PENTACLE’ın kuruluş yıldönümüne denk gelen Temmuz ayındaki bu ilk yazısında, ilk İngilizce-Türkçe çift dilli paylaşımımızı sizlerle buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz. Başak Almaz’ın hem kaleme alıp hem de ASLE EcoCast‘in 25 çevre temalı kısa öyküsünden oluşan özel bölümü için seslendirdiği öyküsüyle, eş zamanlı olarak ASLE EcoCast’in ve değerli hocamız Serpil Oppermann’ın doğumgünlerini kutluyoruz. Bölümde yer alan öyküleri ve 22:23-24.09 aralığında bulunan Almaz’ın öyküsünü dinlemek için buraya tıklayınız. Sayfanın altında hem İngilizce hem de Türkçe transkripsiyonlar sunulmuştur.
Global Summer House
In a world in cosmos here I welcome you to our new summer house, to our globally warmed pale blue dot a.k.a Blue Planet once, Burning Planet now.
How could I know I would hate summer this much? Once it was always sunny in Philadelphia, now so is it everywhere. Are there enough words to describe how much I’ve missed swimming in the sea, lying on the beach? Oh, the beach… We had a summer house in a pretty seaside town and I would go to the beach every single day when I was a kid, when the sea wasn’t boiling hot. What about snow? Could I ever guess how much I would miss it snow? I used to hate snowy days when it was so freezing cold that you would get ice burn. Yeah, there was once burning on the other way around. You wouldn’t know as it snows no more.
This is our global summer house with no beaches but risen seas, with no summer breeze but heatwaves. Burning Planet as it is. It is good to have a summer house in a world where no one fancies one. God bless our a/c units. And boats and bridges.
Do we know what happened? Yeah, we saw it coming.
Küresel Yazlık
Kozmostaki bir dünyada yeni yazlığımıza; küresel ısınmış soluk mavi noktaya, bir zamanların Mavi Gezegen’i, günümüzün Yanan Gezegen’ine hoşgeldiniz diyorum.
Yaz mevsiminden bu denli nefret edeceğimi nereden bilebilirdim? Bir zamanlar hava her zaman, yalnızca Philadelphia’da güneşliydi; şimdi ise her yerde. Denizde yüzmeyi, kumsalda uzanmayı ne kadar özlediğimi anlatmaya kelimeler yeter mi? Ah, kumsal… Tatlı bir sahil kasabasında yazlığımız vardı, çocukken her gün plaja giderdim ki o zamanlar deniz kaynarcasına sıcak değildi. Peki ya kar? Kar yağışını böylesi özleyeceğimi tahmin edebilir miydim? Karlı günlerden nefret ederdim, dondurucu soğuklarda buz yanığı olurduk. Evet, bir zamanlar yanmanın başka türlüsü de vardı. Tabi artık kar yağmadığı için siz bunu bilemezsiniz.
Burası, sahiller yerine yükselmiş denizleri; yaz esintisi yerine sıcak hava dalgaları olan küresel yazlık evimiz. Adı üstünde, Yanan Gezegen. Artık hiç kimsenin sahip olmak istemediği bir dünyada yazlığımızın olması güzel. Tanrı klimalarımızı korusun. Ve tekneleri. Ve köprüleri.
Neler olduğunu biliyor muyuz? Evet, geleceğini görmüştük.