PENTACLE 101: Zirai Ekoloji

Zirai ekoloji teriminin orijinal biçimi “agrarian ecology“dir. “Agrarian” sözcüğünün etimolojik kökeni, ön Hint-Avrupa dil ailesinden gelen dillerde taranabilir. Tahmini olarak ag- önekinin sürmek, hareket ettirmek, ileri götürmek gibi anlamlarına dayanarak gelişmiş bu sözcük, Sanskritçe “açık alan, kırsal” anlamına gelen ajras‘a veya çeşitli dillerde tarla anlamına gelen [Yunanca agros, Latince ager (genitive: agri), Gotik akrs ve Eski İngilizce æcer gibi] sözcüklere evrilmiştir. Görüldüğü üzere çoğu dilde tarla veya otlak gibi anlamlar taşıyan ve yüzyıllarca Avrupa’da kullanılmış olan bu terim, bugün ekilmiş toprakla veya genel olarak toprakla insanların ilişkilerini niteleyen aktiviteler, değerler ve çevrelerin bütününü kasteder.

Tarımsal antropolog Robert McC. Netting tarafından ilk kez 1974’te kullanılan zirai ekoloji terimi, iki türlü bir çalışma alanıdır. Hem kültürel “çalışma” alanlarının insan kullanım haklarını ve imtiyazlarını belirleyen sosyal ve hukuki çerçevelerin, hem de insan toplulukları ile onların bu çevrelerdeki tarımsal ve ekolojik kaynakları arasındaki iletişimin incelenmesidir. Günümüzde zirai ekoloji, antropologlar, biyologlar, nüfus bilimciler, coğrafyacılar, tarihçiler ve toprak imtiyaz hukukçuları için faydalı bir çalışma odağı olmuştur. Dört kıtada en az onlarca ülkede problem çözümünde uygulanmaktadır.

Romantik veya nostaljik yaklaşımlarla körelmeye yatkın olan zirai veya tarımsal çalışmaların diğer biçimlerinden farklı olarak, yeni zirai çalışma yaklaşımı, toplumun geniş çapta kentsel olarak yoğunlaştığını kabul eder. Bu kabulü takiben, bu yeni felsefenin temeli, doğa, mekân ve topluluk arasında sürdürülebilir ilişkiler kurma isteğine dayalıdır. Dolayısıyla, böyle bir kabul, milletler ve kentsel bölgeler içerisinde ve ötesinde yeni zirai felsefelerin tohumunu ekmek için bir fırsat olarak görülmektedir. Zirai ekoloji aynı zamanda gıda üreten bölgelerde ekolojik problemlere daha geniş bir perspektiften bakmayı mümkün kılmaktadır. Zirai ekologlara göre, gıda üretilen bir alan, artık şehrin sınırları dışında bir mekân değildir (ve aslında hiçbir zaman olmamıştır). Adil, eşit ve sürdürülebilir gıda sistemleri ile çevresel olarak sağlıklı gıda koruma alanları, kendi bünyelerine, tüm ırk, sınıf ve dillerden kırsal ve kentsel bireyleri dâhil etmelidirler.

+ posts