PENTACLE 101: Biyobölgesellik

Biyobölgesellik (bioregionalism), toprakta yaşayan canlılar kadar insanların da toprağa ait olduğu konusundaki vurgusuyla, biyobölgelerde sürdürülebilir yaşama odaklanan sosyal bir hareket ve aktivist bir çalışma alanıdır. Biyobölgeler biyocoğrafya, ekoloji, kültür, ekonomi ve tarihin ayırt edilebilir ve gözlemlenebilir bir biçimde birbiriyle iletişimde olduğu “yaşam alanları”dır.

Bir biyobölgenin sınırları iklime, topoğrafyaya, floraya, faunaya, toprağa ve suya olduğu kadar bölgenin sosyokültürel özelliklerine, ekonomisine ve insan yerleşim örüntülerine de bağlıdır. Ekobölge, jeobölge ve morfobölge de insan yerleşim örüntüleri ile tanımlanabilen biyobölgeselliğe bağlıdır. Biyobölgeselciler bu bölgeleri etkileyen, küresel iklim değişikliği, hastalık vektörlerinin küreselleşmesi, pandemik tehditler, okyanusların asidifikasyonu, toprak kaybı, büyük çaplı afetler, savaşlar ve ırk, sınıf ve cinsiyet temelli adaletsizlikler gibi problemlere eğilirler.

Biyobölgesel kavramlar arasında, yerel meyve sebze tüketimi, yerel yatırımcılık, yavaş gıda, gıda adaleti, yeşil altyapı, mekâna adapte olma, eko-bölgeler, biyokapasite, ekolojik ayak izi, YYEİİ (yerel yaşayan ekonomiler için işletme ittifakı), YMİİ (yerel mülkiyet ve ithalat ikamesi), topluluk temelli doğal kaynak yönetimi (TTDKY), yeniden yerelleşme ve yeniden yerleşme bulunmaktadır.

Biyobölgesellik mekâna dayalı çevresel okuryazarlığın yanı sıra sanat ve beşerî bilimlere doğru ilerleyen ekolojik ilerlemeciliği besler. Etkin mekâna dayalı öykü anlatımı, sanat ve iletişim aracılığıyla güçlü yerel bir kimliği destekler.

Biyobölgesellik kendini şunlara adar: (1) Sağlıklı bir mekân algısı, güvenli bağlar ve köklenmişlik duygularını beslemek üzere kentsel ve kırsal toplulukların yeniden yapılanması; (2) eko-etkinlik, eşitlik ve yeşil kültürel değerlerin üretim ve tüketim sistemleri ile gündelik hayata bütünsel olarak yerleştirilebileceği biçimlerde doğa ve insan yerleşimlerini yeniden birbirine entegre etmek; (3) vahşi toprakların, çalışma çevrelerinin, ekosistemlerin ve kırsal yerleşimciler ile kaynaklarının şehirlerin varoluşunu nasıl sağladıklarını bildirmek ve bunlara değer vermek; (4) yerel ve bölgesel planlama, görselleştirme ve karar verme konularında adil ve eşitlikçi bir şehir müdahalesini mümkün kılan, özgün ve topluluk temelli katılımcı süreçler geliştirmek; ve (5) tüm dünyada sürdürülebilir mekân yapılanmasını destekleyecek küresel trans-biyobölgesel ittifaklar ve bilgi ağları kurmak.

+ posts